Başlangıçta alçak frekansları tutan işitme kayıpları; zaman içersinde tüm frekanslara yayılır. Yaşlılarda işitme kayıpları; sesleri anlama yeteneğinin düşmesi, tinnutus ve denge bozukluğu ile beraber görülür.
Genetik yatkınlık, akustik travma, ototoksik madde ve ilaçlar, akustik travma, beslenme bozuklulukları, çevresel ve dış faktörler yaşlılıkta işitme kaybı için hızlandırıcı etkenlerdir. Ayrıca hipertansiyon, diabet, hiperlipemi, üremi ve damar hastalıkları işitme kaybı için sebep teşkil eder.
Yaşlılık işitme kayıplarında; yön tayini zorlaşmaktadır. Yön tayini olmaması ses kaynağını yakalama becerisini düşürmekte ve anlama yeteneğini azaltmaktadır. Bu nedenle yaşlının sosyal iletişimi bozulmakta ve depresyon meyli artmaktadır. Çok az da olsa bazı yaşlılar kendilerinin az duymadığını, insanların düşük şiddette konuştuğunu ve kulak ölçümlerinin yanlış olduğunu savunurlar.
Sonuç olarak anlama fonksiyonları zayıflamakta; ve işitme cihazının yararı zorlaşmaktadır. Böyle hastalar işitme kaybı olarak sadece tam işitme kaybını kabul etmektedirler. İşitme kaybının sıkıntılarını çevresi ve kendisi yaşadığı halde az işitme kaybını işitme kaybı olarak kabul etmezler. Bu tür insanlar çevrelerinde inatçılığı ile bilinir ve çevresine karşı katı davranışlarda bulunurlar.
Ses iletim sistemine ait nöron hücrelerinin kendilerini kopyalama yetenekleri yoktur. Yaşlılarda DNA’nın nöronları tamir görevi zayıflamakta böylelikle sesin aksiyon potansiyeli olarak beyne ulaşması gecikmektedir. Aynı zamanda denge merkezi kendini koruyamadığı için yaşlılarda denge stabilitesi bozulmaktadır. Böylelikle düşmeler sıklaşmakta ve kemik kırıkları ile sonlanmaktadır. Kanser,kalp-damar hastalıklarından sonra en sık görülen ölüm sebebi yaşlılık düşmelerine bağlı kemik kırıklarıdır. Onun için kulak işitme ve denge merkezi sağlığı çok önemlidir.